50 basic adjectives in Turkish
Learn 50 most common basic adjectives in Turkish language!
Improve your Turkish vocabulary. Learn the most common 50 basic adjectives in Turkish with example sentences.
50 basic adjectives in Turkish language:
Learn the types of adjectives in Turkish language!
Aç = Hungry
- Aç mısın?
- Pek aç değilim.
- Kurt gibi açım.
- Açlıktan ölüyorum.
- O kadar açım ki, bir atı bile yiyebilirim.
Açık = Open
- Restoranımız açık.
- Bugün kafe açık mı?
- Kapı açık, girebilirsiniz.
- Bugün hava çok açık.
- Açık havada yürüyüş yapmak istiyorum.
Ağır = Heavy
- Bu çanta çok ağır.
- Ağır şeyler taşıma lütfen.
- Hamileyken ağır şeyler taşımamak gerek.
- Belim çok fena ağrıyor, bu yüzden ağır bir şey taşımak istemiyorum.
Alçak = Low
- Dağlar yüksek, tepeler alçak.
- Kuşlar alçaktan uçuyordu.
- Benim yatağım çok alçak. Ben biraz daha yüksek bir yatak istiyorum.
- Uçak arıza yaptı ve alçaktan uçmaya başladı.
Aynı = Same
- Her şey aynı.
- 10 yıldır aynı firmada çalışıyorum.
- Yarın aynı saatte görüşürüz.
- Aynı tas, aynı hamam. Yani her şey aynı, yeni bir şey yok.
- İngiliz İngilizcesi ile Amerikan İngilizcesi aynı mı?
Boş = Empty; Available
- Bu bardak boş.
- Bu kutu neden boş?
- Bu akşam boş musun?
- Eğer bu akşam boşsan, dışarı çıkalım mı? Ne dersin?
- Adam bana boş boş baktı.
Büyük = Big
- Ne kadar büyük bir hayvan!
- O büyüyünce büyük bir adam olacak. Buna inanıyorum.
- Çocuklar büyük bir erik ağacının etrafında oynuyorlar.
- «Bu gömlek nasıl?» «Biraz büyük galiba. Başka var mı?»
Çirkin = Ugly
- Bazı hayvanlar çok çirkin görünüyor.
- «Kadın çok çirkin, değil mi?» «Bence adam kadından daha çirkin.»
- «Güzel ve Çirkin» filmini izledin mi? Bence izlemelisin.
Dar = Narrow
- Bu sokak araba ile geçmek için çok dar.
- Pantolonum dar geliyor. Biraz kilo aldım galiba.
- Dar kafalı insanlardan nefret ediyorum.
Doğru = True, Correct
- Doğru söyle, beni seviyor musun, sevmiyor musun?
- «Öğretmenim, benim cevabım doğru mu?» «Evet, doğru. Aferin sana!»
- Bence bu, dil öğrenmek için doğru bir yöntem değil.
Dolu = Full
- Odam kitaplarla dolu.
- Bu çöp dolu. Çöpü atıp geliyorum.
- Otobüs çok dolu. Binmek imkansız.
- Dedem 85 yaşında öldü, ama hayatı dolu dolu yaşadı.
Erken = Early
- Erken yat, erken kalk.
- Hafta içi sabahları erken kalkıyorum.
- Bugün işten biraz erken çıkabilir miyim?
- Bugün işe erken başladık.
Eski = Old (Things)
- Bu araba çok eski.
- Eski arabaları çok seviyorum.
- Eski komşularımız çok iyiydi. Onları özlüyorum.
- Ben eskiden çay içiyordum, ama artık içmiyorum.
Fakir = Poor
- Biz eskiden çok fakirdik.
- Ben fakir bir ailede büyüdüm.
- Birleşmiş Milletler fakir ülkelere yardım yapıyor.
- Filmde zengin bir kız fakir bir adamla evleniyor.
Farklı = Different
- Hepimiz farklı diller konuşuyoruz.
- Herkesin farklı bir hayatı var.
- İstanbul diğer şehirlerden daha farklı bir şehir.
Geç = Late
- Acele et, geç kalacaksın.
- Olamaz, yine çok geç kaldım.
- Her gün geç saatlere kadar çalışıyorum.
Genç = Young
- Gençler, nasıl gidiyor?
- Genç olmak harika bir şey!
- Genç bir kız parkta müzik dinliyor ve kitap okuyordu.
Geniş = Large, Wide
- Bizim ailemiz çok geniştir.
- Koridor ne kadar geniş!
- Balıklar için daha geniş bir akvaryum lazım.
- Kentin geniş caddelerinde yürüdük.
Güçlü = Strong
- Güçlü bir adam lazım.
- Bak, ne kadar güçlüyüm.
- Ben senden daha güçlüyüm.
- Daha güçlü olmak için daha çok egzersiz yapmalısın.
Güzel = Beautiful, Nice
- Sen çok güzelsin.
- Her şey güzel olacak.
- Güzel bir film izleyelim mi?
- Dün çok güzel bir kadın ile tanıştım. Galiba ona aşık oldum.
Hafif = Light
- Bu kutular ağır, bu kutular hafif.
- Bunlar onlardan daha hafif.
- Ben hafif bir kutu taşımak istiyorum, çünkü biraz yorgunum.
Hızlı = Fast
- Ben hızlı bir araba istiyorum.
- Senin araban ne kadar hızlı?
- Çok hızlı gidiyorsun. Daha yavaş sürebilir misin?
İnce = Thin
- Bu ince bir kitap.
- Dikkat et, buz çok ince, düşebilirsin.
- Artık ince giysiler giyiyorum, çünkü hava çok güzel.
İyi = Good
- Nasılsın? İyi misin?
- «Nasıl gidiyor?» «İyi gidiyor.»
- Bu kahve pek iyi değil.
- Dün çok iyi bir film izledim.
Kalın = Thick
- Bu çok kalın bir kitap.
- Bugün hava çok soğuk. Kalın giysiler giy.
- Kalın kafalı insanlardan nefret ediyorum.
Kapalı = Closed
- Restoranımız kapalı.
- Bugün kafe kapalı mı?
- Kapı kapalı. Açabilir misin?
- Bugün hava biraz kapalı.
- Kapalı havada dışarı çıkmak istemiyorum.
Kısa = Short
- Bu yol daha kısa.
- Biz kısa bir film izledik.
- Kısa saçlı kız benim arkadaşım.
- Bu pantolon biraz kısa. Daha uzun bir pantolon var mı?
Kolay = Easy
- Türkçe kolay bir dil.
- Türkçe Çinceden daha kolay.
- Yabancı dil öğrenmek hiç kolay bir şey değil.
- Bu oyun çok kolay. Daha zor bir oyun var mı?
Kötü = Bad
- Bugün kötü bir gün.
- Bugün hava çok kötü.
- Biz çok kötü bir film izledik.
- «İyi Kötü Çirkin» filmini izledin mi? Bence izlemelisin.
Küçük = Small, Little
- Ne kadar küçük, değil mi?
- Küçük bir sorunumuz var.
- Küçük bir kız şarkı söylüyor.
- Küçük kardeşim bugün okula başladı.
- Ben küçükken piyano çalıyordum.
Mutlu = Happy
- Mutlu musun?
- Bugün çok mutlu görünüyorsun.
- Film mutlu bir son ile bitti.
- Adam ve kadın mutlu bir şekilde yaşadılar.
Mutsuz = Unhappy
- Ne oldu? Neden bu kadar mutsuzsun?
- Adam ve kadın mutsuz bir şekilde boşandılar.
- Bugün çok mutsuz görünüyorsun. Kötü bir şey olmadı, değil mi?
Önemli = Important
- Babam önemli bir kişi.
- Bu ders çok önemli.
- Bugün önemli bir toplantı var.
- «Kusura bakmayın.» «Hiç önemli değil.»
Özel = Special, Private
- Sen benim için çok özelsin.
- Ben özel dersler alıyorum.
- Ben özel bir okulda okudum.
- Babam özel bir hastanede ameliyat oldu.
Pahalı = Expensive
- Bu araba çok pahalı.
- Biz pahalı bir restorana gittik.
- Ben pahalı giysiler giymek istiyorum.
Sıcak = Hot
- Hava nasıl? Sıcak mı?
- Bugün hava çok sıcak.
- Ben sıcak bir çay içiyorum.
- Ben çok sıcak havada dışarı çıkmıyorum.
Soğuk = Cold
- Bugün hava çok soğuk.
- Ben soğuk bir duş aldım.
- Galiba ben biraz soğuk aldım.
- Böyle soğuk bir gecede herkes evinde oturuyor.
Şişman = Fat, Overweight
- Ben çocukken çok şişmandım.
- Ben futbol oynamak için çok şişmanım.
- Şişman bir adam parkta egzersiz yapıyordu.
Ucuz = Cheap
- Bu şapka ucuz, bu şapka pahalı.
- Ben ucuz bir çanta aldım.
- Biz ucuz giysiler almaya gidiyoruz.
- Bence ucuz bir restoranda yemek yiyelim.
Uzak = Far
- Otel uzak mı, yakın mı?
- Otel ne kadar uzak?
- Biz hafta sonu uzak bir yere gittik.
Uzun = Long, Tall
- Basketbolcular çok uzun.
- Bugün uzun bir gündü.
- Uzun saç sana çok yakışıyor.
- Bu çok uzun bir hikaye. Sonra anlatırım.
Yakın = Close, Near
- Benim evim okula çok yakın.
- O benim en yakın arkadaşım.
- Senin otelin buraya yakın mı?
- Yakınlarda bir postane var mı?
Yanlış = False, Wrong
- Doğru mu, yanlış mı?
- Bence sen yanlış yapıyorsun.
- Ben yanlış bir şey yapmadım.
- Senin cevabın yanlış, benim cevabım doğru.
Yaşlı = Old (People)
- Benim dedem yaşlı bir adam.
- Benim babam senin babandan daha yaşlı.
- Yaşlı bir adam parkta gazete okuyor.
Yavaş = Slow
- Lütfen yavaş konuş, seni anlamıyorum.
- Biz çok hızlı gidiyoruz. Lütfen daha yavaş sür.
Yeni = New
- Bugün yeni bir gün.
- Ben yeni bir bisiklet istiyorum.
- Biz yeni bir ev almak istiyoruz.
Yüksek = High
- Dağlar yüksek, tepeler alçak.
- Kuşlar yüksekten uçuyordu.
- Benim yatağım çok alçak. Ben biraz daha yüksek bir yatak istiyorum.
Zayıf = Weak, Thin, Slim
- O çok zayıf bir kız.
- Ben daha zayıf olmak istiyorum.
- Sen çok zayıfsın. Sen nasıl kilo verdin?
Zengin = Rich, Wealthy
- Biz eskiden çok zengindik.
- Ben zengin bir ailede büyüdüm.
- Bence zengin ülkeler fakir ülkelere yardım etmeli.
- Filmde zengin bir kız fakir bir adamla evleniyor.
Zor = Difficult
- Çince zor bir dil.
- Çince Türkçeden daha zor.
- Yabancı dil öğrenmek zor bir iştir. Çok pratik yapmak gerek.
- Bu oyun çok zor. Daha kolay bir oyun var mı?
Download Turkish language courses & lessons for self-study!
Thank you very much for your interest and visiting Dem Turkish Center Bookstore. We hope that our Turkish language learning materials will be very helpful for your Turkish studies.
Tags: