75 Funny Turkish Sayings and Idioms
Here are 75 funny Turkish sayings and idioms along with their meanings and usage. Turkish idioms are often colorful, humorous, and reflect deep cultural insights, which makes them interesting to learn and use.
Enjoy exploring these funny sayings and idioms in Turkish language!
FUNNY TURKISH SAYINGS and IDIOMS
EVERYDAY HUMOR
1. Ateş almaya gelmek
To come for a very short visit.
Adam buraya ateş almaya gelmiş. The man came here just for a brief visit.
2. Karga tulumba
Roughly or clumsily handled.
Adamlar onu karga tulumba dışarı attılar. The men dragged him out roughly.
3. Kılavuzu karga olanın burnu pislikten çıkmaz.
If your guide is a crow, you’ll always have a dirty nose (following bad advice leads to bad results).
O, onu dinledi; kılavuzu karga olanın burnu pislikten çıkmaz.
He listened to him, and it turned out bad as expected.60 Common Turkish Slang Words and Phrases
4. Dilimde tüy bitti.
I’ve grown feathers on my tongue (I've said it a million times).
Dilimde tüy bitti, hâlâ anlamıyorsun. I’ve told you a million times, and you still don’t understand.
5. Boş konuşmak
To talk nonsense or say meaningless things.
Yine boş konuşuyorsun. You’re talking nonsense again.
6. Üç buçuk atmak
To get scared or freak out (literally, to throw three and a half).
Aniden ses duyunca üç buçuk attım. I freaked out when I heard a sudden noise.
7. Burnunun dibinde
Right under your nose.
Çanta burnunun dibindeydi, nasıl görmedin? The bag was right under your nose, how did you not see it?/p>
100 Most Common Turkish Idioms For Everyday Use
8. Dost başa, düşman ayağa bakar.
A friend looks at your face, an enemy looks at your feet (friends care about your wellbeing, enemies watch for your mistakes).
Gerçek dost başa bakar. A real friend looks at your face.
9. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
This makes no sense! (Why say you're on a diet if you're eating cabbage pickles?)
Sağlığına dikkat ediyorsun, ama yine de kola içiyorsun. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? You say you care about your health, but you're still drinking soda. How does that make sense?
10. İç güveysi gibi durmak
To look awkward or out of place (like a groom living with his in-laws).
Orada iç güveysi gibi duruyorsun. You're standing there awkwardly like you don't belong.
11. Davulun sesi uzaktan hoş gelir.
The drum sounds nice from afar (things look better from a distance).
Dışarıda yaşamak güzel görünüyor, ama davulun sesi uzaktan hoş gelir. Living abroad seems nice, but it's not as easy as it looks./em>
12. Dertsiz başıma dert aldım.
I brought trouble on my trouble-free head.
Bu projeye katılmakla dertsiz başıma dert aldım. I brought unnecessary trouble upon myself by joining this project.
13. Fare dağa küsmüş, dağın haberi olmamış.
The mouse is angry at the mountain, but the mountain doesn’t know.
Küsmüşsün ama fare dağa küsmüş, dağın haberi olmamış. You're mad, but it's like the mouse being angry at the mountain.
14. Ağzı olan konuşuyor.
Everyone with a mouth is talking (everyone has an opinion, even if it’s not informed)
Her konuda bir fikrin var; ağzı olan konuşuyor. You have an opinion on everything; everyone is talking.
15. Armut piş, ağzıma düş.
The pear ripens, it falls into my mouth (waiting for something good to happen without making any effort).
Bir iş yapmıyorsun, armut piş, ağzıma düş. You're not doing any work, just waiting for things to happen.
16. Tereciye tere satmak
Trying to sell lettuce to a lettuce seller (teaching someone something they already know well).
Bana matematik öğretiyorsun ama tereciye tere satıyorsun. You're trying to teach me math, but I already know it.
17. Etekleri zil çalmak
Skirts ringing with joy (being extremely happy).
Yeni iş bulunca etekleri zil çaldı. She was ecstatic when she found a new job.
18. Abuk sabuk konuşmak
To talk nonsense or gibberish.
Lütfen abuk sabuk konuşmayı bırak. Please stop talking nonsense.
19. Eli kulağında
It’s just around the corner (literally "its ear is in its hand").
Yeni yıl eli kulağında. The new year is just around the corner.
20. Burnundan kıl aldırmamak
To be extremely arrogant (literally "not allowing anyone to pull a hair from your nose").
O kadar burnundan kıl aldırmıyor ki kimseyi dinlemiyor. He’s so arrogant, he doesn’t listen to anyone.
FUNNY BUT INSIGHTFULL SAYINGS
21. El elin eşeğini türkü çağırarak arar.
You search for someone else’s donkey while singing (you don't take other people's problems seriously).
Bana yardım etmeye çalışıyor, ama el elin eşeğini türkü çağırarak arar. He’s trying to help, but he’s not really serious about it.
22. Köprüyü geçene kadar ayıya dayı de.
Call the bear “uncle” until you cross the bridge (be diplomatic until you're in a safe position).
Patron çok kızgın, köprüyü geçene kadar ayıya dayı de. The boss is angry, just stay calm until things settle.
23. Tavşana kaç, tazıya tut demek.
To play both sides (literally, tell the rabbit to run and the hound to catch).
Bir dediği öbürünü tutmuyor, tavşana kaç, tazıya tut diyor. He's contradicting himself, playing both sides.
24. Göz var, nizam var.
Use your eyes and follow the rules (obvious things shouldn’t need explanation).
Bu kadar karmaşık değil, göz var, nizam var. It’s not that complicated, it’s common sense.
25. Acele işe şeytan karışır.
The devil gets involved in rushed work.
Yavaş yap, acele işe şeytan karışır. Take your time, rushing leads to mistakes.
26. Zurnanın son deliği
The last hole on the zurna (used for someone of little importance).
O şirkette zurnanın son deliği. He’s the least important person in the company.
27. Sinek küçük ama mide bulandırır.
The fly may be small, but it still disgusts you (small problems can still be annoying).
Sinek küçük ama mide bulandırır, bu küçük hatayı düzelt. Fix this small mistake before it becomes a bigger problem.
28. Taş attın da kolun mu yoruldu?
Did you throw a stone and your arm got tired? (Did you really put in effort?)
Bu kadar mı yoruldun? Taş attın da kolun mu yoruldu? You’re tired already? You didn’t even work hard.
29. Eşeği sağlam kazığa bağla.
Tie the donkey to a solid post (make sure things are secure).
Her ihtimale karşı eşeği sağlam kazığa bağla. Just to be safe, make sure everything is secure.
30. Ayıptır söylemesi
It’s embarrassing to say (used before bragging).
Ayıptır söylemesi, çok iyi bir iş başardık. Not to brag, but we did a great job.
FOOD-RELATED WISDOM
31. Ava giden avlanır.
The hunter gets hunted (if you try to trick someone, you might end up being tricked).
Başkasını kandırmaya çalışırken, ava giden avlanır. He got tricked while trying to trick others.
32. Boğaz dokuz boğumdur.
The throat has nine knots (think before you speak).
Düşünmeden konuşma, boğaz dokuz boğumdur. Think carefully before speaking.
33. Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır.
A hungry chicken imagines itself in a wheat barn (people tend to dream big when they lack something).
Bir araba gördü, hemen satın alacağını sanıyor, aç tavuk kendini buğday ambarında sanır. He saw a car and already thinks he can buy it, dreaming too big.
34. Dilinde tüy bitmek
To grow feathers on your tongue (to say something so many times it becomes exhausting).
Dilimde tüy bitti, anlamıyorsun! I've said it a thousand times, and you still don't get it!
35. Yağmur yağarken küpünü doldur.
Fill your jar while it rains (take advantage of good opportunities when they come).
Şimdi işler iyi, yağmur yağarken küpünü doldur. Business is going well, take advantage of it.
36. Gülme komşuna, gelir başına.
Don’t laugh at your neighbor, it might happen to you.
Onunla dalga geçme, gülme komşuna gelir başına. Don’t make fun of him, it might happen to you.
37. Açık ağızla balık tutulmaz.
You can’t catch a fish with an open mouth (you can’t achieve anything just by sitting around).
Harekete geç, açık ağızla balık tutulmaz. Take action, you can’t achieve anything by doing nothing.
38. Köprüyü geçmeden önce hısırdan geç.
Before crossing the bridge, make sure it's solid (check your options before taking risks).
Bir işe başlamadan önce her şeyi planla, köprüyü geçmeden önce hısırdan geç. Plan everything before starting, check everything before taking risks.
39. Çayı geç iç, kışın ısın.
Drink tea late to stay warm in winter (small pleasures can have lasting effects).
Çayı geç iç, kışın ısın demişler, keyif aldığımız küçük şeylere değer ver. Value small pleasures, they can have lasting benefits.
40. İşleyen demir ışıldar.
A working iron shines (hard work keeps you sharp).
Devamlı çalış, işleyen demir ışıldar. Keep working hard, it will pay off.
41. Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme.
Don’t cut the donkey’s tail in a crowd (don’t make decisions when under pressure).
Baskı altındayken karar verme, eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme. Don’t decide when you’re under pressure.
42. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.
You don’t withhold a chicken from where you’ll get a goose (invest small to gain big).
Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez, ufak bir yatırım büyük kazanç getirebilir. Investing a little can lead to bigger gains.
43. İp inceldiği yerden kopar.
The rope breaks where it thins (things fall apart where they are weakest).
İp inceldiği yerden kopar, sorunları büyümeden çözmeliyiz.
Problems break out at their weakest point; we should fix things before they get worse.
44. Ağzında kuş tutsa yaranamaz.
Even if you catch a bird in your mouth, you won’t satisfy some people (no matter what you do, some people won’t be pleased).
Ne yapsam beğenmiyorlar, ağzımda kuş tutsam yaranamam. No matter what I do, they’re never pleased.
45. Bir dirhem et, bin ayıp örter.
An ounce of flesh covers a thousand flaws (physical appearance hides many imperfections).
O güzel görünüyor ama unutma, bir dirhem et bin ayıp örter. She looks nice, but appearance can be deceptive.
46. Balık baştan kokar.
The fish rots from the head (problems start from the top/leadership).
Sorun yönetimle alakalı, balık baştan kokar. The problem is with the leadership.
47. Sinek küçüktür ama mide bulandırır.
The fly is small but still nauseating (small problems can still be very annoying).
Bu hata küçük ama düzeltilmeli, sinek küçüktür ama mide bulandırır. This mistake is small but needs to be fixed.
48. Taş atıp da kolunu yormamak.
To not tire your arm by throwing a stone (to not make any effort at all).
Bir iş yapmıyorsun, taş atıp da kolunu yormuyorsun. You’re not putting in any effort.
49. İki dirhem bir çekirdek.
Dressed to the nines (literally, two dirhams and one seed).
Bugün çok şıksın, iki dirhem bir çekirdek giyinmişsin. You’re looking great today, really dressed to the nines.
50. Pireyi deve yapmak
To make a mountain out of a molehill (to exaggerate a small issue).
Sorunu abartma, pireyi deve yapıyorsun. Don’t exaggerate, you’re making a big deal out of nothing.
MORE FUNNY OBSERVATIONS
51. İki ucu pis değnek.
A dirty stick on both ends (a no-win situation).
Ne yapsak kötü olacak, iki ucu pis değnek. Whatever we do, it’s going to be bad.
52. Tereciye tere satmak.
To sell lettuce to the lettuce seller (to teach something to someone who already knows it).
Bana matematik öğretiyorsun ama tereciye tere satıyorsun. You’re trying to teach me something I already know.
53. Pabucu dama atılmak.
To have your shoe thrown to the roof (to be replaced or outdated).
Yeni asistanla senin pabucun dama atıldı. With the new assistant, you’ve been replaced.
54. Fincancı katırlarını ürkütmek.
To scare the potter’s mules (to cause trouble where you shouldn’t).
Bu konuda konuşursan fincancı katırlarını ürkütürsün. If you speak about this, you’ll cause unnecessary trouble.
55. Bir kalıptan çıkmak.
To be cut from the same mold (to be very similar to someone else).
Siz ikiniz aynı şeyi söylüyorsunuz, bir kalıptan çıkmış gibisiniz. You both say the same thing, you’re like two peas in a pod.
56. İpliği pazara çıkarmak.
To bring someone’s thread to the market (to reveal someone’s secrets).
Tüm sırlarını ipliği pazara çıkaracağım. I’ll expose all of their secrets.
57. Aklını peynir ekmekle yemek.
To eat your brain with bread and cheese (to lose your mind or act stupidly).
Bunu nasıl yaparsın, aklını peynir ekmekle mi yedin? How could you do this, have you lost your mind?
58 . Buzluğa atmak.
To put something in the freezer (to delay or avoid dealing with an issue).
Bu projeyi buzluğa atma zamanı. It’s time to put this project on hold.
59. Fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış.
The mouse couldn’t fit in the hole but still tied a pumpkin to its tail (someone already struggling takes on more unnecessary trouble).
Zaten işin çok, bir de bu projeyi üstlendin, fare deliğe sığmamış bir de kuyruğuna kabak bağlamış. You’re already overwhelmed, and you’re taking on more problems.
60. Armut dibine düşer.
The pear falls near the tree (children are like their parents).
Oğlu da babası gibi, armut dibine düşer. He’s just like his father, the apple doesn’t fall far from the tree.
WITTY AND FUNNY LIFE INSIGHTS
61. Kafa kağıdı eskimek.
The head paper gets old (to grow old or outdated).
Benim kafa kağıdı eskidi artık. I’ve gotten old.
62. Daldan dala konmak.
To jump from branch to branch (to switch from one thing to another without focus).
Bir konudan diğerine geçiyorsun, daldan dala konuyorsun. You’re jumping from one topic to another.
63. Saman altından su yürütmek.
To move water under the straw (to do something secretly).
Saman altından su yürütüyorsun, fark etmedik sanma. You’re doing something secretly, don’t think we didn’t notice.
64. Çam devirmek.
To knock over a pine tree (to make a big social blunder).
Toplum içinde çam devirdi. He made a big mistake in public.
65. Tebdil-i mekânda ferahlık vardır.
Changing places brings relief.
Bir tatil yapalım, tebdil-i mekânda ferahlık vardır. Let’s go on vacation, changing the environment will be refreshing.
66. Eşeği sağlam kazığa bağlamak.
Tie the donkey to a strong post (to ensure everything is secure before proceeding).
Planları iki kez kontrol edelim, eşeği sağlam kazığa bağlayalım. Let’s double-check the plans and make sure everything is secure.
67. Kaş yapayım derken göz çıkarmak.
While trying to fix the eyebrow, poke out the eye (to make things worse while trying to help).
Bir sorunu çözmeye çalışırken, kaş yapayım derken göz çıkardık. We tried to fix one problem but ended up making it worse.
68. İpliği pazara çıkarmak.
To expose someone’s secret.
Onun sırrını ipliği pazara çıkardı. She exposed his secret to everyone.
69. Takke düştü, kel göründü.
The hat fell off, and the bald head was revealed (the truth came out).
Gerçek ortaya çıktı, takke düştü kel göründü. The truth has been revealed.
70. Etekleri zil çalmak.
To be so happy that your skirt bells are ringing.
İşe kabul edildiğini öğrenince etekleri zil çaldı. She was extremely happy when she got the job.
MISCELLANEOUS HUMOR
71. Tereciye tere satmak.
Selling lettuce to the lettuce seller (teaching something to an expert).
Ona pazarlama öğretmeye çalışmak, tereciye tere satmak. Trying to teach him marketing is pointless.
72. Balık baştan kokar.
The fish rots from the head (problems start with bad leadership).
Şirketin sorunları yönetimden kaynaklanıyor, balık baştan kokar. The company’s problems start with poor leadership.
73. Yalanın sonu gelir ama gerçeğin sonu gelmez.
A lie eventually comes to an end, but the truth lasts forever.
Yalan söylediği ortaya çıktı, çünkü yalanın sonu gelir. Her lies were exposed because lies don’t last forever.
74. Tuz ekmek hakkı var.
There’s a debt of salt and bread (a sense of loyalty because someone has fed you).
Onun bana tuz ekmek hakkı var, yardıma koşmalıyım. He has helped me before, so I must return the favor.
75. Yediği hurmalar, gün gelir tırmalar.
The dates you eat today will scratch you tomorrow (your actions today may have consequences in the future).
Ona haksızlık yapıyorsun, yediğin hurmalar gün gelir tırmalar. You’re being unfair, it may come back to haunt you.
These funny and insightful Turkish idioms will certainly add color to your language learning journey. Turkish culture shines through these expressions, giving you a deeper understanding of the humor and wisdom embedded in everyday speech.
Become a DTC member, get the full access to the bookstore + online support / help - for 1 year!